Sayfalar

ÖYLE İŞTE. YİNE YAZAMADIM...

   Biz çok normal adamlar değiliz. Sizinde çok normal olduğunuz söylenemez. Dünyada herkes anormal sanki, belkide hepimiz normaliz. Yanlış zamanda yanlış yerde. Ya kusura bakma, insan eline kalemi alınca değişik şeyler yazmak istiyor. Ben pek anlamam bu işlerden. Sana o kadar çok mektup yazmayı denedim ki. Bir yerden sonra... Yırttım. Bu sefer üşeniyorum. Herhalde sana gönderemeyeceğim için, ya daha doğrusu bira içerek yazdığım için utandım herhalde.

   Kim bilir orada hava nasıl, kim bilir neleri özledin. Biraz salakça olacak ama burası da çok boktan. Sanki herkes katil. Ya da yalnız. Oradan çok fazla farkımız yok. Aslında var, biz daha geniş alanlarda yürüyüp daha fazla görüşme hakkına sahibiz. En büyük fark bu herhalde. Beni burada ayakta tutan dostlarım. Senide umarım bir şeyler ayakta tutuyordur. Ama eminim benden daha fazla sevenin var. Ben mücadele etmeyi senin kadar bilmiyorum, biz mücadele edenlerin peşindeyiz kimi zaman.

   Ben senden hoşlandım, ben çok iyi vakit geçirdim seninle, çok güzelsin. Sana hislerimi nedense hep en kötü cümlelerle anlatıyorum hep ya. Ya gerçekten sevmeyi bilmiyorum ben, ya da ne bileyim... Tuhaf oluyorum. Dışarı çıktığında bu mektubu sana vermek istiyorum ama biliyorum utanacağım ve veremeyeceğim. Olsun... Sana yazmasaydım içimde kalırdı. Sen içeride ben dışarıda. Siz içeride biz dışarıda. Ya öyle işte. Yine yazamadım...
                                                                                                                                 
                                                                                                                           

 Fotoğraf: Ayça Eren