Sayfalar

Renkli Pencere

   En fazla kalın bir kitaba başlattın. Bir kaç kere boşluğa baktım. Ne oldu dedi arkadaşlar, yok bir şey amk dedim. Bu kadar.

   Dışarıda yağmur yağdığını çok geç fark ettim. Neden bir pencere yağmur sesini kesecek kadar kapalı olur ki? İstismar edilmeye devam ediyor yağmur, romantik yalnızlar tarafından.

   Kitaplık olarak ilan ettiğim masanın üstünde okunmayı bekleyen kitapları açarım arada. Bir kitabın ilk sayfasını okuduktan sonra bitirmek lazım, en azından okunmalı yarısına kadar, yazara değil de daha çok sayfa numaralarına ayıp. Duvarlarda çok boş kaldı. Bir kaç poster asmak lazım en azından Alabama olmalı karşı duvarda. Biliyor musun, biliyor musun ile başlayan cümleler genelde ben kelimesiyle devam eder. Pek bir boka da benzemezler.

   
Geçen gün yırtıcı hayvanlarında açlıktan ölebildiğini gördüm bir belgeselde. Ne garip, bir gün kralsın, bir ay sonra kemiklerini sayıyor televizyon karşısında kendi evinin monoton kralları olan iki züppe. Onu bunu bırak da ben bu zaman kadar en çok İsmail abiye üzüldüm. Renkli hayal dünyasının en çok gülen kahramanı olmak istedim. Giydiği renkli bir gömleğin cebine saklanmak istedim bazen. Bir gün karşıma gelip: asıl sen kendine üzül lan pezevenk derse, gidip renkli bir ceket alırım bende. Zaten mutsuzluğu da zaman dilimlerine sıkıştırmaya çalışmışlar. Çok zorlanıyoruz şu teselli meselesinde ben ve dostlarım. Zamana bırakmamak lazım, eskimeye başlıyoruz.

Siktir et şimdi bu yazıyı da Pilli Bebek dinle, çok sağlam grup.

Yağmur mu durdu? Amına kodumun penceresi.