Sayfalar

ORADA

   Çalılıkların arasında sendeleyerek yanımıza geldi ve “Bunun kim olduğunu biliyor musunuz?” dedi. Anlayamayan bakışlarımızdan rahatsız olmuş gibi kafasını iki saattir dibinde oturduğumuz heykele çevirdi ve tekrar sordu; “Bunun kim olduğunu biliyor musunuz?” O an başımdan kaynar sular döküldü. Bu üniversitedeki 4. Yılımdı, orada bir pek çok kez oturmuş ve alkol almıştık ancak o heykelin kime ait olduğunu bilmiyorduk. Kolayca hayatta başarısız olmuş birisi olarak yaftalabileceğimiz, boş bira şişelerinin depozitolarıyla yemek ve içmek ihtiyacını temin eden, sendeleyen, 45 yaşlarındaki bu adam heykelin kime ait olduğunu biliyordu ve bize soruyordu. Kötü niyetli olmadığı besbelli; “Son gaziymiş bu, ben de bilmiyordum,” eliyle heykelin dibindeki küçük tabelayı göstererek “burada yazıyo’ burdan okudum” dedi. Öğrendiğimiz için teşekkür ettik, boş bira şişesini verdik. O da bir şey söylemek ister gibi derin bir nefes aldı, sendeledi. Neden sonra omuzlarını düşürdü, başını salladı ve ‘her neyse’ der gibi bir el işareti yaptı.